7 Eylül 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
VAMPİRLER
Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan hayali canavar. Vampir inancı çok eskilere dayanmaktadır.
Vampir kültürü Babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Ortaçağ’da yayıldı. 1200’lerde İngiltere’de Galli bir din adamı olan Walter Map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. Map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
Sadece Hıristiyan Avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. Hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 Gece Masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. Yeni Gine’nin Camma kabilesinde Ovengua cini ya da Borneo adasındaki Dayak kabilesinde Buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
Tarihçiler vampir kelimesinin Sırpça, Lehçe ya da Türkçe’den türetildiğini öne sürer. Bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda Aydınlanmanın ünlü filozofu Voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. Borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. Bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” Karl Marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “Sermaye ölü emektir. Ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. Ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “Vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. Yazar Sheridan Lefanu‘nun 1872’de yazdığı “Carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
İrlanda’lı yazar Bram Stoker, 1897’de yazdığı “Drakula” adlı eserinde türün bütün mitlerini toparladı ve bu konudaki en iyi klasiği meydana getirdi. Bu kitap vampir efsansinin sinemaya da atlamasına neden oldu. Alman dışavurumcu yönetmen Murnau , 1922’deki ünlü klasiği “Nosferatu” ile sinema tarihindeki ilk vampir filmini çevirdi. 1930’lu yıllarda Hollywood’un en gözde konularından biri vampirlerdi. Sinemanın en tanınmış vampir oyuncusu ise Christopher Lee’ydi. Zaman içinde vampirler pusuya yatmış canavar görünümünden kurtulup şık, baştan çıkartıcı , güzel yaratıklar haline geldi. Francis Ford Coppola ise Bram Stoker’ın romanından yaptığı özgün uyarlama ile vampirlerin hayatını bir trajedi olarak yorumladı.
Vampirler insanların farklı bi çeşididir. İnsanlar gibi evrim geçirdikleri düşünülmektedir, bununla birlikte evrim sürecinde kendi aralarında da türlere ayrılmışlardır(Bir şempazeyle goril arasındaki ilişkiyi düşünebiliriz). İnsanların proteine ihtiyaç duydukları gibi onlar da yaşamak için kan tüketmek zorundadırlar. İhtiyaçlarını karşılamak için yalnız avlanan avcılar gibi dönüşüme adapte olmuşlardır. Avlanmak için sivri dişli bir yaratığa dönüşmüşlerdir. Hız ve sessizlikte ustadırlar.. Yalnız avlandıklarından dolayı insanlardan daha güçlü olmak zorundalardır.
Kurban vampire nasıl dönüştürülür?
Vampir kurbanın bilinçsiz kalması için kanını içtikten sonra, kendi beslendiği kol bileği, göğüs veya boyundaki damar yoluyla kanını kurbanın sistemindeki kayıp kan yerine nakleder. Bu olayın üç kez tekrarlanmasının ardından ölümlüler gibi ölüp üç gün sonra ölümsüz olarak uyanır.
Bir liderleri var mıdır?
Hayır. Topluluk halinde yaşayan vampirlerde liderlik yapan biri yoktur. Eğer bir vampir sizden daha güçlüyse ona saygı göstermek akıllıca olur. Vampirler aralarında kendilerinden güçlü olanları başlarıyla selamlamak zorundadırlar.
Tabutlarda mı uyumak zorundadırlar?
Hayır, istemedikleri sürece uyumayabilirler..Vampirlerin tabutta uyumaları için belirli bir sebep yoktur.
Şekil değiştirebilirler mi?
Kesinlikle hayır! Yarasa, kurt veya dumana dönüşmek gibi yetenekleri yoktur.
Vampirlerin aynada yansımaları var mıdır?
Vampirlerin aynadan etkilendiklerini anlatan bir tarihleri yoktur.. -Bu fikir Bram Stoker’in uydurması gibi gözüküyor.- Dünyanın bir çok yerinde bulunan kanıtlarca, eski zamanlar ve 19. y.y. Yunanistanını da kapsayan inanca göre bir insanın yansıyan görüntüsü aslında onun ruhudur. Aynalarla ruhların birbirlerine bağlandığı bir grup Doğu Avrupa batıl inancı vardır. Henüz bunlardan hiçbiri kesin olarak vampirlerin yaptıkları şeyler değildir. Vampirlerin doğa kanunları ile uzaktan yakından bir ilişkileri yoktur. Kendilerini aynada görebilirler, çünkü fiziksel olarak yer kaplarlar ve onları bir ruh sayarak yansımalarının görünmesini engelleyecek bir tanrıları yoktur. Fizik kurallarını vampirler bile değiştiremez.
Vampirler sex yapar mı?
Vampirlerin cinsel ilişki yaşayıp yaşayamayacakları ve bundan herhangi bir haz alıp alamayacakları konusunda birçok tartışma vardır. Vampirlerin cinsel ilişkileriyle ilgilenmemesinin nedeni böyle bir ilişkinin keyiften çok acı vermesindendir.. Beslenmenin verdiği o büyük hazzı cinsel ilişkinin vermediğine karar vermişlerdir. Seksin gerektirdiği -istenmeyen- hassasiyetle birlikte birçok vampir cinsel ilişkiyi çok riskli bulmaktadır.
İnsanların tükettikleri besinleri -örneğin burgerler gibi- yiyebilirler mi?
Eğer bir vampir yemek için istekliyse yaşam tarzlarının bir geçerliliği yoktur; dolayısıyla evet, tüketebilirler. Vampir olarak doğanların çoğu bundan kaçınır. Bir insanın yaşayan bir yaratıktan kan içmeyi düşünmesi kadar,bir vampirin bir leşi yemeyi seçmesi de tiksindiricidir. Sadece onlar ya da bir zamanlar insan olanlar isteklerini harmanlamaları için yemeğe ihtiyaç duyarlar ve eski yaşamlarına benzer bir şeylere tutunmayı umarlar.
Kan içmeninin beslenmedeki önemi tam olarak nedir?
Bir vampirin vücudu kendi oksijenini üretmek için tasarlanmamıştır. Sahip oldukları alyuvarlar yetersizdir. Bu genetik eksikliği gidermek için de, saldırıp, sersemleterek diğer canlı yaratıkların kanını içerler; tercihen kurban insandır.
Kan içimi direkt olarak boyun ve kol bileği gibi atar damarların bulunduğu bölgeler üzerinden yapılır, insanların oksijenle doldurulmuş alyuvar hücreleri vampirin bedeni tarafından alınarak kendi kusurlu sistemleri için kullanılır.
Vampirler her gece kana ihtiyaç duyarlar mı?
Vampirler her gece beslenmek ve beslenirken kurbanlarını öldürmek zorunda değillerdir. Ancak, varlıklarını sürdürebilmelerine yetecek kadar kanı bulmalarına rağmen, öldürmekten büyük haz aldıkları görülmektedir. Bir çok kez söylenmiştir ki bir vampir - kan varken ya da yokken - vampir gereksinimleri olarak ebediyen yaşamak için kana muhtaç değildir. Bu bir noktada hem gerçek, hem değildir. Vampiri güçlü kılan kandır. Bir hayat gücü olarak vampirlere kurbanlarının kanı bahşedilmiştir. Vampirin aldığı kan, onun gücünü etkiler, bunun anlamı kanın yokluğunda güçlerini kaybedecek olmasıdır.
Beslendikleri kurbanları her zaman öldürürler mi?
Hayır, vampirler genelde kurbanlarının hayatta kalmasına izin verir.. Böylece üretkenlikleri devam eder ve yaşamaları için daha sonra onları besler.. Buna rağmen bazıları kendilerini tatmin etmek için kurbanı öldürür.
Kurbanlar saldırıyı hatırlar mı? Veya vampirlerin saldırı anını kurbanın zihninden silme gibi güçleri var mıdır?
Vampir boyundaki atar damar yoluyla insandan beslenirken aynı zamanda kurbanın ihtiyaç duyduğu tüm oksijeni de kanla birlikte almaktadır. Kurban karartma olmuşcasına ne olup bittiğini hatırlayamaz çünkü kandaki küçük oksijen dolu hücreler beynine ulaşamamaktadır.
Oksijen solurlar mı?
Hayır. Vampirlerin vücutları oksijen soluma işlemi için tasarlanmamıştır.
Vampirler ölümsüz müdür?
Hiç bir şey sonsuza kadar yaşamaz. Sadece ölümün kendisi ölümsüzdür. Vampirlerin uzun yaşamla kutsandığı söylenir. Bazılarının öldürülmeden önce binlerce yıl yaşadığı bilinmektedir, bazıları sadece bir kaç yıl yaşar. Çok azı doğal sebeplerden dolayı ölür..
Hangi “geleneksel” öldürme metodları onlara gerçekten zarar verebilir?
Tahtadan yapılmış bir kazığın doğrudan kalbe saplanması oldukca ünlü bi numaradır ancak sanıldığı gibi bir etkisi yoktur. Bel kemiğini kırma, başını kesme, ve büyük bir yangın vampirleri öldüren gözde metodlardır. Yıllanmış deneyimli vampirlerin meşale gibi yanmaktan nasıl kurtulacaklarını bildikleri söylenmesine rağmen, ateş daima etkili olmuştur. Güneş, derilerini yakmaktadır ki bi noktadan sonra ölüm meydana gelir. Güneşin, güçlü ve deneyimli vampirler üzerindeki etkisi daha azdır. Yüzyıllardır yaşamış ve ölümlüler gibi güneş ışığı altında yürüyebilen güçlü vampirler bazı komünitelerde “Daywalker” olarak bilinir.
Hangileri zarar veremez?
Kutsal eşyalar olsa olsa küçük bir etki yapar. Çoğu kutsal eşyanın işlevi vampirin inancının kuvvetliliği kadardır. Gümüş gibi metaller onlara zarar veremez hatta bununla birlikte Ay’ın konumuna göre güçlerini daha da arttırdığı bilinir. Sarımsak ise vampirleri sadece güldürür. Bir vampir kovucu olarak sarımsağın özü Müslümanlara dayanır.. Müslümanlar bunun Şeytan’ın Cennet Bahçesini terkederken ayak izlerinden çıktığına inanır. Bunu özellikle müslüman ölülerin vampir olmaya yatkın olması inancını taşıyan Hristiyan itikadı ile de birleştirirseniz, artık çok güçlü bir “vampir kovucunuz” var demektir.
Güçleri var mıdır? Eğer varsa bunlar nelerdir?
Evet. Hız, telepati, gelişmiş duyular, insanüstü güçler, yükseğe veya uzağa atlayabilme, istedikleri zaman kalp ve akciğerlerini durdurabilme.. Her vampirin kendine göre ekstra güçleri de vardır.
Vampirlerin Cehennem Köpekleri tarafından korunduğu gerçek midir?
Evet. Cehennem Köpekleri olarak sınıflandırılan pek çok çeşit varlık vardır. Bu yaratıklar asıl olarak vampirleri uykuları esnasında korurlar. Bir vampirin kendi koruyucusu olacak Cehennem Köpek’ini geniş tür listesinden seçme şansı vardır. Ghoul denilen varlıklar vampirlerin seçimlerini yapabilecekleri türlerden biridir. Onları korumak üzere seçilen en gözde varlık kurttur. Diğer kullanılanlar da kaplanlar, aslanlar, ayılar ve şahinler gibi hayvanlardır. Vampirler kendi Cehennem Köpeklerini eğitmek zorundadırlar.
Vampirlerin benzer amaçları olan diğer gece-yaratıkları ile akrabalıkları vardır. Bu yaratıklar vampir uyurken onu korurlar ve vampir de kendi gücünü onları korumak için kullanır.
Örneğin vampirlerin davet edilmedikleri evlere giremedikleri gibi söylentiler vardır, bu söylemler doğru mudur? Eğer doğruysa başka ne gibi rivayetler bulunmaktadır?
Hem evet, hem hayır..
Vampirler resmi olarak davet edilmedikleri bir eve girmezler.
Diğer taraftan, akan sular bir vampire engel olamaz (eğer yüzmezlerse olabilir).. Karşılaştıkları düğümleri, sorunları çözmekte de usta değillerdir; bir vampiri gömmek, onlara böyle bişi yapmaya kalkıştığınız için, onların oradan çıkmalarını ve kıçınızda dolaşmalarını engellemeyecektir”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder